Belçika kırsalında Damme bölgesinde antika işiyle uğraşan Brigitte ve Alain Garnier’in rafine bir şıklığa sahip, inşası 1836 yılına tarihlenen sayfiye evindeyiz.
Bir müzeyi andıran evin girişinde sizi orijinal perdahlı ipek döşemeli Regency dönemi bir kanepe karşılıyor. Birinden diğerine geçiş yapılabilen oturma alanları, evin en büyük özelliklerinden biri…
Bazı zamanlar vardır, şehirden uzaklaşma isteğiniz artar ve kendinizi kışın ortasında güven ve huzura kavuşturacak bir adres ararsınız. Sadece yaza özel değildir çünkü tatil isteği… Tıpkı doğanın kış uykusuna yattığı gibi bir durma ve bekleme anına ihtiyaç duyar bizim de zihin ve bedenimiz. Tam da bu amaca hizmet eden Brigitte ve Alain Garnier’in Belçika’nın kuzeyinde Damme bölgesinde konumlanan 178 yıllık sayfiye evi bizde de bu hissi uyandırdı: Keşke şimdi orada olsaydık!
Evin mutfağı 140 metrekare büyüklüğünde ve merkezinde bir ada bulunuyor. Burada çoğu mobilya ahşap ve mermerin birlikteliğiyle şekillenmiş. Kullanılan fırın Delaubrac markalı ve fayanslar Fas işi. Mutfaktaki spiral merdiven oturma alanına geçişi işaret etmek için ortaya yerleştirilmiş. Devamında duvara antik ahşap mimari maketler sergileme amaçlı asılmış.
KALE Mİ, ÇİFTLİK EVİ Mİ?
Bruges şehrine 10 dakikalık mesafede bulunan Vaucelleshof evi, burayı 1999’da satın alan Garnier çifti tarafından kendi mobilya tasarımları ve antika koleksiyonlarını sergiledikleri, tarihi dokudaki bir mekan olarak yeniden düzenlenmiş.
Vaucelleshof, bir ortaçağ kasabası olan Damme’da çiftlik yaşamının hüküm sürdüğü, sıra sıra ağaçların kanalları bezediği, doğal patika yollarıyla pastoral bir dünyaya insanı sürüklüyor.
Bu yapı önceleri Fransa’nın kuzeyinden gelen 10 keşişin yaşadığı bir manastır olarak kullanılmış. Keşişlerin buraya yerleştiklerinde yaptıkları en önemli iş, setler örerek, kasabayı sel baskınlarına karşın korumak olmuş. Geniş bir araziye yayılan ve birçok yapıdan oluşan mülk, Garnier ailesinin özenli restorasyonu ile yeniden hayat bulmuş.
Çevresi ise şimşirlerle çevrilerek bahçe dikkatlice korunmuş. Sonuç ise romantik ve huzur verici bir ambiyans. Alain ve Brigitte için yoğun çalışma, manastırı satın aldıktan sonra başlamış. Modern yaşama uygunluğu öngörülecek şekilde yapılan restorasyon çalışmaları 10 yıl sürmüş. Bu yenileme sırasında, yapıların orijinal dokusuna dokunulmamış, bütünlük ve çekiciliği korunmuş.
RUSTİK VE MODERN DEKORASYON ORTAYA ÇIKTI
Sanat ve dekorasyon tutkunu Brigitte ile ailesi 5 nesildir antikacı olan Alain’in birlikteliği mükemmel bir takım oluşturmuş. Ortaya antika ile rejenere yapı malzemelerinin çağdaş sanat ve modern teknoloji ile harmanlandığı rustik ve modern bir dekor çıkmış. Ana bina ve yan binalar, hem konforlu bir ev hem de şık bir showroom’a dönüştürülmüş.
Dekorasyon ve renovasyon konusunda gusto sahibi çift, bununla yetinmeyip olabilecek tüm diğer alanları düğün törenlerinden partilere, moda çekimlerinden seminerlere kiralayabilecekleri fonksiyonel mekanlar olarak değiştirmiş.
Evin iç mimarisine gelecek olursak: Ana yapı içerisinde birinden diğerine geçiş yapabileceğiniz büyük metrekarelere sahip birçok oturma alanı bulunuyor. Kuzeyde bir sayfiye evi olmasından ötürü büyük salondan yemek odasına, mutfaktan kış bahçesine her bölümde ısınma amaçlı ahşap bir şömine yerleştirilmiş.
18. yüzyıldan kalma meşe tavan kirişler ve bahçeyi tüm ihtişamı ile evin içerisine taşıyan dev pencereler büyük salonun ihtişamını pekiştiriyor. Tüm yaşam alanında dekorasyon geçtiğimiz yüzyıla tarihlenen sanat eserleri ve heykellerle hareketlendirilmiş.
Modern bir ortaçağ konforu sunan evde, sayıca fazla olan koltuk ve kanepelerde keyif ve rahatlık ön planda tutulmuş. Çalışma odasında yer alan masadan kış bahçesindeki orta sehpaya kadar kullanılan antika masalar özellikle etrafında fazla sayıda insanın oturup sosyalleşebileceği alanlar olarak tasarlanmış. Burası sadece iki kişinin yaşayacağı değil; birçok kişiyi dostane ağırlayacak ve keyifli zaman geçirmelerini sağlayacak bir konfor ve mutluluk yuvası adeta.
Belçika’da tuvale resim yapar gibi, ince ince işlenen sıcak bir aile evindeyiz