Çiftçi Ailesi’nin her santimi ile ilgilenip elleriyle inşa ettikleri bu keyifli ev, işlevselliğinin yanı sıra bolca yaşam enerjisi taşıyor.
“KENDİ BAŞLARINA HAYAL ETTİKLERİ EVİ İNŞA EDİYORLARDI”
Melek ve Hamza Çiftçi, dağ manzaralı bu arazide hayallerindeki eve imza atmışlar. Onları evi yapmaya yönelten ise bir TV programı olmuş: “Açıkçası bu evi yapmaya bizi en çok iten şey, her bölümünü izlemiş olduğumuz “Grand Desings” programıydı. İnsanlar kendi başlarına hayal ettikleri evi inşa ediyorlardı. Biz de kendimize şu soruyu sormaya başladık, neden yapmıyoruz ki? Ve sonra evimizin olduğu bu yeri gördük.
Müthiş bir dağ manzarası vardı. İlk aklımıza gelen bir dağ evi yapmaktı. Hem iklim koşulları hem de dağ manzarasının olması bizi bu fikre götürdü. Aklımda olan evin projesini çizdirmeye başlayınca başlangıçta düşünmüş olduğumuz dağ evi tarzından biraz saptık. Sadece hafta sonu ve tatil günlerinde gidip kalabileceğimiz bir dağ evinden ziyade kalıcı olarak yaşayabileceğimiz bir ev yapmayı düşünmeye başladık. Bu da demek oluyordu ki daha büyük ve her şeyi önceden düşünülmüş bir ev yapmalıydık.”
240 METREKARELİK DUBLEKS EV
Böylece ebeveyn yatak odası, misafir yatak odası, çalışma odası, mutfak ve yemek bölümü de içeren bir salon, banyo ve çamaşır odasının yer aldığı toplamda 240 metrekarelik dubleks bir ev yapmaya başlamışlar. Üç yılda da tüm hayallerini gerçekleştirip bu eve taşınmışlar. Melek Hanım yaşadıkları süreci şöyle anlatıyor:
“Evle ilgili her şeye çatısından tutun da elektrik prizlerinin nereye koyulacağına kadar hiç bir yardım almadan biz karar verdik. Takip ettiğim hesaplar bana çok büyük bir ilham kaynağı oldu. Çünkü her baktığım dekorasyon çözümünde kendime ait bir şeyler vardı ve bunun bana çok yardımı oldu. Eve başlamadan önce İskandinav stilini kendime çok yakın buluyordum fakat o kadar çok görsel ve fikirle karşılaştım ki artık hangi stilde ne hoşuma gidiyorsa onu yapmaya başladım.”
SIKICI VE SOĞUK BİR DEKORASYONDAN UZAK DURDULAR
Evi dekore ederken anahtar kelimeleri: Konforlu, sıcak, işlevsel, keyifli ve bolca yaşanmışlık olmuş. Sıkıcı ve soğuk bir dekorasyondan ise uzak durmuşlar. Bunun için de büyük bir çaba sarfetmişler. Olabildiğince ferah bir eve sahip olmak istediklerinden duvar renginde oldukça net davranıp beyazı seçmişler. Daha fazla doğayla iç içe olmak ve güneş ışığından daha fazla yararlanmak adına salonun üç kenarına ve galeri boşluğunun üst kısmına boydan boya cam yerleştirmişler. Biraz dağ havası içinse doğramaları siyah alüminyum tercih etmişler.
“Mobilyalarımı zamansız parçalardan seçmeye özen gösterdim. Mobilyaların kendi grupları içinde ve tüm alanda dengede görünmelerine dikkat ettim, bir alanda ahşap ağırlıktaysa diğer köşelere de birkaç ahşap öğe eklemeye çalıştım. Mobilya renklerinde ise sıcak tonları tercih ettim.” diyor Melek Hanım.
Mutfak dolaplarını beyaz seçip daha iç açıcı bir görünüm elde etmişler. Eviyeyi pencere önüne koymak; mutfaktan bahçe ve doğa manzarasını görmek ve bahçede vakit geçirirken servisi direkt pencereden yapmayı sağlamış. Ev sahibi büfesi olan mutfakları sıcak bulduğundan salona bakan kısma bu tarz bir dolap yaptırmış.
Banyoda da konfora önem veren ev sahipleri büyük bir pencere açarak küveti onun önüne yerleştirmiş. Aydınlatma olarak Ikea’dan alının sarkıt ve duvar aplikleri bir arada kullanılmış. Bolca yeşil bitkiye de yer verilmiş. Dolaplar özel imalat. Duş, seramik, armatür ve küvet Vitra’dan seçilmiş.