Hayalini gerçekleştirerek hayata geçirdiği antika dükkanını Dada Kuzguncuk’un sahibi ve çocuk sanat eğitmeni Aslı Şekerci’nin Tuzla’daki evine konuk olduk. Eşyaların ruhunu buluşturduğu; eklektik, çabasız ve yaşayan bir dekorasyonu var bu evin…
ANTİKA TUTKUSU GÖZLER ÖNÜNDE
Ziyaret ettiğimiz evde antika tutkusunun güzel yorumlarından birine şahit oluyoruz. Aslı Şekerci’nin ailesiyle beraber yaşadığı müstakil evde dört kişi ve beş köpek yaşıyor. “Eşim Hakan Şekerci ile iki çocuğumuz var. Ali Efe 18, Ayşe Nil 15 yaşında. Köpeklerimizden King Charles olanın ismi Kahve, Terrier’in Cambaz, English Pointer’in Logar, Alman Kurdu’nun Pati ve Golden Retriever’ın Godi. Hepsi sahipleri tarafından bir sebeple terk edilmiş veya barınaktan alınmış köpekler. Ayrıca, bahçede tavuk ve horozlarımız var.
2003’TE TAŞINDILAR, KENDİLER İNŞA ETTİLER
2003’te taşındığımız bu evi tamamen kendi ihtiyaçlarımıza göre kendimiz inşa ettik. Daha çok çiftlik evi tarzında istedik ve bu bölgede pek çok bina yapmış, tecrübeli mimar Osman Güdü ile çalıştık,” diye anlatmaya başlıyor Aslı Şekerci ve “Aynı bölgede küçük bir evde yaşarken, şu anki evimizin içinde bulunduğu araziyi satın aldık ve evi yaptırdık.
FARKLI BÖLÜMLER EKLENDİ
Taşınıp içinde yaşadıkça farklı bölümler eklemeye başladık. Kış bahçesi ve çamaşırhaneler sonradan eklendi. Aynı şekilde bahçe bölümleri de zaman içinde oluşturuldu. Evimiz, bizimle birlikte büyüdü ve serpildi. İki dönüm arazi içindeki yaşam alanımız yaklaşık 300 m2 ve bir salon, beş oda ve üç banyodan oluşuyor. Bir de kış bahçemiz var.
“EVE GİRDİĞİMİZDEN BERİ DEKORASYON SÜRECİ SÜRÜYOR”
Evi inşa ederken olabildiğince gün ışığı alacak şekilde kurguladık. Pek çok cephe boydan boya camdan oluşuyor. Bu nedenle oldukça ferah bir hissi var. Işık almayan yerlerde güçlü aydınlatmalar kullanıp bazı duvarları koyu renge boyayıp kontrast etkisi yarattık. Aslında evin içine girdiğimizden beri dekorasyon süreci sürüyor demek yanlış olmaz. Eşimin iş alanlarından biri de boya olduğu için duvarların rengini sıklıkla değiştiriyoruz.
“DÜNYANIN HER YERİNDEN ANTİKA TOPLADIK”
Evi eşim ve ben birlikte kendi zevkimize göre dekore ettik. Zaten senelerdir dünyanın her yerinden antika topladığımız için elimizde epey miktarda mobilya ve dekoratif eşya mevcuttu. Zaman zaman depodaki eşyalarla evdekileri değiştirmek çok hoşumuza gidiyor. Örneğin; Tuzla’daki depomuzdan bir masa ile evdekini değiştirip bir süredir o şekilde kullanıyoruz. Aslında burada tamamlanmayan, dinamik bir dekorasyon var,” diye bahsediyor ve devam ediyor:
“Yeni eşyaların yanında bol bol antika var. İlk evlendiğimiz yıllarda yeni olarak aldığımız ve bizimle eskiyen, hala kullandığımız eşyalarımız da var. Örneğin; salonda bulunan iki deri koltuk, evlenmeye karar verdiğimizde aldığımız ilk eşyalardır. Salondaki kadın figürlü lambayı ailem, ben 15 yaşındayken Hindistan’dan almıştı ve biz evlenirken annem bana hediye etti. Kısacası, evin çiftlik evi ruhuna uygun eklektik, çabasız ve yaşayan bir dekorasyonu var, bize göre.
Evi hazırlarken çocuklarımız küçüktü. Amaç, onların geniş bir alanda huzurla oynayabileceği, konforlu bir ev yapmaktı. Ancak, zaman içinde çocuklar büyüyüp kendi alanlarına çekildikçe biz de daha estetik yönü güçlü bir dekorasyona yöneldik ve ortak alanlara daha çok detay kattık. Evdeki renk seçimlerine gözümün karar vermesine müsaade ediyorum aslına bakarsanız.
AYDINLATMA
Evin aydınlatması için Şişhane’den bir profesyonel ile çalıştık. Bazı aydınlatmalarda ise yine antika parçalar kullandık. Gemilerden çıkma pirinç antika avizelerimiz de mevcut. Perdelerde %100 pamuk keten tercih ettik. Bu kumaş normalde elbise için kullanılıyor, o nedenle bulması zor oldu. Biz de kumaşı kendimiz ürettirdik. Antre ve banyo zeminleri Rum tekniği ile üretilen çinilerle kaplı. Evin geri kalanında ise İroko parke tercih ettik. Evde çok fazla köpek olduğu için halı ve kilim kullanmıyoruz.”
Evin salonunda coffee bar konsepti yaptılar -Öncesi ve sonrası değişim