Dilek- Tayfun Candaş çiftinin İzmir Şifne’deki evi, hikayesi olan eşyaları, anıları ve başrolde yer alan bitkileriyle onların yaşamından kesitler sunuyor.
İki yıl önce bir sabah kahvaltısında yapılan sohbet sırasında alınan radikal karar Candaş çiftini, İzmir’deki evlerinden Şifne’deki bu müstakil eve taşımış. “Yaşasın artık şehirde değiliz, hele hele kışın sukunetin kucağındayız. Tabii bu beklentilerin ne kadar minimum olduğuyla ilgili. Biz kendi kendine yeten öz dostlarıyla, doğayla, manevi değerlerle mutlu olan bir aileyiz. Eşim her gün İzmir’e gidip gelirken ben de Çeşme marina bölgesinde emlak danışmanlığı yapıyorum” diye anlatıyor hikayelerini Dilek Hanım.
ESKİ EŞYALARA İKİNCİ BİR ŞANS VERİLDİ
Yaşadıkları evi dekore ederken İzmir’de kapattıkları evleriyle Çeşme’deki yazlıklarındaki eşyaları harmanlamışlar. Dilek Hanım kimilerini değiştirmiş, kimilerini boyamış. İki kişilik koltukları büyük sofalar haline dönüştürmüş, eski eşyalara ikinci bir şans verip onlara yer açmış.
“EŞYALAR BİZİ DEĞİL, BİZ EŞYALARI KULLANALIM”
“Atılanları toplayıp birleştirmeyi, boyamayı, yeniden yaşanır hale getirmeyi çok seviyorum. Onlara ikinci veya üçüncü yaşam hakkı sunmak hoşuma gidiyor. Bu nedenle evimdeki eşyalarımın çoğu vitrin ürünü değildir. Bunu yaparken, eşyalar bizi değil biz eşyaları kullanalım, mantığıyla hareket ediyorum.”
YENİLENEN EŞYALAR EVDE KENDİNE YER BULDU
Evdekİ eşyaların tümünde ev sahibinin emeği var, birçoğu yenilenerek evde kendine yer bulmuş. Endonezya’dan gelen kayık parçalarından, doğal boyaları bozulmadan üretilmiş olan büfe eve alınan tek yeni eşya.
“Dekorasyonda bir tarzım yok; bana huzur veren, hikayesi olan ve bize hizmet eden her şeyi seviyorum. Yemek masası yerine kullanılabilen büyük sehpa gibi…”
Mutfakta az eşya ve aksesuara yer verilmiş. Bu alanda kısa adımlar ile her köşeye ulaşılabilecek çözümler üretilmiş.