Evinize büyük bir hevesle aldığınız bitkiye iyi bakıp bakmadığınızdan kuşku mu duyuyorsunuz? Bitkilerin sevgiyle büyüdüğüne inanıyorsunuz ama kendinizi yeterli görmüyor musunuz? İşte günlük hayatınıza da adapte edebileceğiniz, sizi evinizdeki bitkilere yakınlaştıracak 8 öneri…
Yeterli İlgi Gösterebileceğinizden Şüphe Duymayın
Evet, böyle terapiye benzer bir giriş oldu. Fakat, canlı bir şeye bakmanın getireceği endişeyi ve yeterlilik kuşkusunun farkındayız. Böyle hissetmeniz çok normal. Ama bir şeyi sevebilmenin ilk kuralı da yenilgiyle yüzleşebilmekten geçiyor.
Gerçek şu iki: bitkiler elbette gözünüzün önünde ölecek. Çünkü birkaç başarısız deneme olmadan bitki bakmayı öğrenmeniz çok da mümkün değil! Bunun için yazılmış mükemmel bir kılavuz ya da reçete yok, hiçbir uzman da yaşam söz konusu olduğunda size bir garanti veremez.
Şair Roethke’nin dediği gibi: “Gitmen gereken yere gittiğinde öğrenirsin”. Hali hazırda canlı bir bitkiye kalbini açman ve bakmaya gönüllü olman başlı başına bir mucize! Sen bir başarısızlık değil tam aksine bir mücadelecisin. Ve bu da yeterli.
İhtiyaçları Daha Az Olan Bitkilerden Başlayın
Sadece havaya ve iki haftada bir ıslanmaya ihtiyaç duyan “hava bitkileri”nden sonra sukulentler en az efor isteyen bitkilerdir. Kendi kendilerine yeten bu bitkiler, aynı develer gibi su tutabilme kabiliyetleri sayesinde bunu yapıyorlar. Onları gün içinde yeterli miktarda ışık alacakları bir yere koymanız ve her tarafının ışık aldığından emin olmaz yeterli. Gerisini kendileri halledecektir.
Günler sonra ise sukulentinizin güneşe doğru uzandığını fark edeceksiniz!
Temel Bakım İlkelerini Öğrenin
Bitkilerinizin size ihtiyacı olup olmadığını anlamak için onlara kulak verin. Eğer kuru ve susuz gözüktüklerini düşünüyorsanız, bu muhtemelen öyle oldukları içindir. Yapraklarının ucu solgun ve kahverengiyse, muhtemelen çok su emmişlerdir. Eğer bitkinizin su durumundan emin değilseniz biraz ellerinizi pisletme zamanı! Parmağınızı toprağa daldırın, eğer yüzeyin 3 cm aşağısına kadar kurumuşsa, sulama zamanı.
Güzelliğe Yönelin
Bitkiler dokunulmayı sever. Yaprakları tozlanabilir ve bu da büyümelerini engelleyebilir. Hepimiz zaman zaman şefkate ihtiyaç duyuyoruz. Bu yüzden elinize ıslak bir peçete alın ve sevginizi yapraklara iletin.
İlginizi çekebilir: Adını daha önce duymadığınız, bir mevsimde tohumdan çiçek açan bakımı kolay bitkiler
Işığı Takip Edin
Işığın nereden geldiğini bildiğiniz zaman, bitkilerini başarılı şekilde konumlandırabilirsiniz. Bazıları gölgeli köşeleri takdir eden içe dönük bebeklerken; bazıları güneş ışığına can atan dışadönüklerdir; ve bazıları da eşit gölge ve ışığa ihtiyaç duyar. Genel olarak, çoğu bitki “parlak ve dolaylı ışık” ister. Bu yüzden bitkilerinizi gökyüzünü görecekleri yere koyun.
Mevsimleri Onurlandırın
Tıpkı insanlar gibi, bitkilerinizin ihtiyaçları da mevsimlerle birlikte değişecektir. Kışın bitkiler yapraklarını kaybedebilir ve daha az suya ihtiyaç duyabilir. Aynı şekilde, yaz aylarında ise bitkiler bir büyüme atağı yaşayabilir. Bitkilerinizi her mevsim budamaktan korkmayın. Yarı ölü şeyleri ortadan kaldırdığınızda, büyümek isteyen parçalara daha fazla enerji kalır.
Bitkiler saksılarını aştığında ise, “köklere bağlı” hale gelirler (kökler altta kıvrılır). Bu olduğunda, bitkiyi nazikçe çıkarmanın, kahverengi veya yumuşak görünümlü kökleri kesmenin ve 5 – 10 cm daha fazla büyüme alanı olan yeni bir saksı bulmanın zamanı geldi.
İlginizi çekebilir: Teraryumda yetiştirilebilen, bakımı kolay 10 bitki
Yardım İstemekten Çekinmeyin
Hiç kimse bir işi nasıl yapacağını yalnız başına öğrenmek zorunda kalmamalı. Yardım istemek cesurca ve akıllıcadır! Yakınınızdaki çiçeki ya da telefonun diğer ucundaki insanlar doğa severler ve bitkilerinizi onlardan almamış olsanız bile size seve seve yardım edeceklerdir!
Ayrıca size yardımcı olacak bir sürü makale bulabilrsiniz – tıpkı bunun gibi. Öğrendiğiniz her şeyi cebinizde toplayın, yardım isteyebileceğinizi hatırlayın, ve işe koyulun.
Biraz Durun ve Dinleyin
Canlı ve vahşi şeylere bakmanın en çılgın yani size kendinizle ilgi çok şey öğretebilirler. Bitkiler en nazik aynalardır.
Zaman zaman, kendi kendimi yediğimde, bitkilerim de kurur. Endişeli ve takıntılı olduğumda, bitkilerim aşırı sulanır. Çok çalışıp ruhumu ihmal ettiğimde, bitkilerim bu ihmali nazik bir hatırlatma gibi yansıtıyor: “Tatlım, sen de bir canlısın ve neden biraz kestirmiyorsun.”
Bitki ebeveyni olmanın güzelliği burada: Bebekleriniz size, en az sizin onlara öğretebileceğiniz kadar çok şey öğretecek.
Bu anlamda bitkiler bizi sürekli yavaşlamaya ve dinlemeye davet ediyor. Derin bağların zaman aldığını kabullenin. İşe koyulmak ve sonuca olan bağlılığımızı ortaya koymak bizi gün be gün var eden şeyleri ortaya çıkaracaktır.
Öyleyse, denemek için kendinize izin verin.
Bir bitkiyi sevmeyi göze alırsanız, insan olmanın ne anlama geldiği hakkında daha çok şey öğrenirsiniz.