Yemek ve iç mekan fotoğrafçısı Debi Treloar’ın Londra’nın Kensal Rise semtindeki evindeyiz. Bir sanat galerisini andıran bu deneysel ev, dekorasyonuyla sahibinin yansıması gibi…
Marakeş usulü
Bahçedeki mobilyalar konusunda Debi bir mobilya tasarımcısı olan Chris Raymond’dan destek almış. Chris ve Debi bir çekim esnasında karşılaşmışlar. Buradaki oturma alanı çekimde kullandıkları yapı iskelelerinden yapılma. Bu konsepti Marakeşlilerin yaşam tarzlarından esinlenerek tasarlamış. Bahçedeki bitkiler her dem yeşil. Bu yüzden yılın her ayında bahçede kalabalık arkadaş gruplarıyla vakit geçirebildiklerini söylüyor.
Debi, on yıl önce bu evi satın aldığında evde hiç kimse uzun bir süre yaşamadığından neredeyse bir yıkıntıymış. Aslında bu evde yıllar yıllar önce Debi’nin bir arkadaşı yaşıyormuş. O zamanlar bu ev büyükçe bir bahçesi olan stüdyo daireymiş. Bahçesinde yaptıkları 5 çayı keyfini Debi hala dün gibi hatırlıyor. Arkadaşı taşındıktan sonra da bu evi satın almaya karar vermişler. Şimdi bahçedeki o görkemli incir ağacının altında üç çocuğuyla beraber oturmak Debi için tarif edilemez bir mutluluk, bunu gözlerinde görüyoruz.
Renkli kumaş puf, yerel bir dükkandan. Aynalar çoğunlukla zamanla toplanan parçalardan oluşuyor. Ham ahşap servis sehpası eski bir tren vagonundan artan parçalardan yapılmış.
~Oturma odasındaki büyük kanepe Chris Raymond tarafından tasarlanmış. Tekerlekli olduğundan kolaylıkla yeri değiştirilebiliyor. Genellikle uzun saatler çalışma sonrası uzanmayı, oturmaya tercih ettiğinden bütün aileye yetecek kadar oturma alanı olmuyormuş. Bu kanepeler bu sorunu kökten çözdükleri için tüm aile üyeleri onları çok seviyor. Halı Natalie Lete imzasını taşıyor. Marakeş stili lamba buraya yapılan bir seyahatten.
Evi tam anlamıyla yaşanır hale getirmeleri epey zaman almış. İlk taşındıkları zaman evde hiç banyo yokmuş. Bu sebeple caddenin hemen sonundaki fitness salonuna yazılıp hem duşlarını burada almışlar hem de bahaneyle spor bile yapmışlar. Evdeki hemen hemen tüm eski eşyaları atmışlar. İçine girmeden önce de tüm evi beyaza boyatmışlar. Sonrasında ise bazı yapısal değişiklikler yapmışlar. Debi’nin bundan önce yaşadığı ev epey büyükçe bir apartman dairesiymiş. Açık ve oldukça geniş bir yaşam alanı olan o daireyi sırf bu ferahlığından dolayı Debi çok seviyormuş. Eski apartmanın mimari tarzını bu evde de uygulamaya karar vermişler.
Evin arka cephesinde o zamanlar farelere yuva olan döküntü ve çok kötü bir mimarisi olan bir ek bina varmış. Alçak tavanı ve kötü tuğla kaplamaları burayı sıkışık ve basık bir hale getirmiş. Bu sebeple tüm duvarları yıkıp tavanı açmışlar. Aydınlık bir atmosfer katmak için de tavana bir pencere yaptırmışlar. Tüm bu tadilatlarla hem ana yaşam alanını genişletmişler hem de düşük bir bütçeyle eve oldukça ferah bir atmosfer kazandırmışlar.
~Büyük yemek masası evin bir önceki sahibinden kalmış. Üst tablası epeyce bakımsız olduğundan Debi üst tablayı zımparalatıp beyaza boyatmış. Hiçbiri birbirinin aynı olmayan sandalyeler ya elden geçirilmiş ya da eskicilerden alındığı gibi bırakılmışlar. Büfede birbiriyle alakasız gibi görünen yemek servisleri zıtlıkların uyumunun en iyi göstergesi. Bu ünite eski eşyaların satıldığı semt pazarından alınmış.
Yemek masasının üzerinde yer alan sarkıt avize çok çarpıcı. Debi bu avizeyi kendisi yapmış. Pencereleri örten patchwork perde dantel parçaların birleştirilmesiyle elde edilmiş. Bu dantel parçaları Debi’nin masa örtüsü ve peçete koleksiyonlarından.
Evde bahçeye açılan iki kapı bulunuyor. Bu kapılardan biri Victoryen bir stile sahip. Diğeri ise 70’lerin çizgilerini taşıyor. Evin orijinalinde bahçeye sadece bir kapı açıldığından ve bu gibi eski evlerin tadilatıyla ilgili çok sıkı yasalar olduğundan Debi’nin evi bu hala getirmesi o kadar kolay olmamış. Evin dekorasyonu Debi için çok da planlı gelişmemiş. Daha çok spontane ve ihtiyaçlara göre gelişen ve bunun için de çok büyük paralar harcamadıkları bir süreç olmuş. Bu sebeple hemen hemen tüm mobilya ve aksesuarlarda zamanla bir araya getirilen zevkli ve vintage bir stilin yansımasını görmek mümkün. Evin duvarlarında yer yer boyaların kazındığı, duvar kağıtlarının söküldüğü yerler var. Bu dekoratif etkiler evin eski havasına ve yaşanmışlıklarına gönderme niteliğinde bilinçli olarak yapılmış.
~Bir koleksiyonerin evinde…
Kanepenin üzerinde yer alan yastıkları Debi eski masa örtülerini kullanarak yapmış. Bu masa örtüleri onun yıllardan beri koleksiyonunu yapmakta olduğu parçalar. Mutfakta yer alan ahşap duvar Detroit’teki eski bir evin tavanından. Bu panellere tesadüfen rastlamış. E- bay’de gezinirken plakaların satıldığını görüyor. Her bir plakanın çok ayrıntılı görselleri olduğundan Debi çok beğenip hemen almaya karar vermiş. Üstelik kargo dahil 100 Sterlin tutmuş sadece.
Turkuaz-beyaz ikilisi
Vintage tarzdaki eski raf sistemi turkuaz renkli vazolarla çok çarpıcı bir odak noktası oluşturuyor. Bu vazolar Debi’nin özel koleksiyonlarından yalnızca biri. Bu büfenin adeta bir sergi alanı gibi olduğunu, vazoların içlerini yaprak ve çiçeklerle süsledikçe mutfağın bambaşka bir atmosfere büründüğünü söylüyor.
~Camın önünde keyifli bir dinlenme köşesi yaratılmış. Divanın hemen önünde yer alan deri koltuğu Debi pembeye boyamış.
~Yemek odasında yer alan dolap üniteleri pek çok ıvır zıvırı saklıyor. Ne de olsa burası Debi’nin evi ve çılgın eşyalarla dolu! Okul üniformalarından DVD arşivine kadar pek çok kişisel eşyayı bu dolaplarda bulabilirsiniz.
Beyaz masayı bir arkadaşı hediye etmiş. İlk hali siyah olan bu masayı Debi beyaza boyatmış.
“Dekorasyon yaparken önce hayal ederim. Hayallerimin beyaz bir fonu vardır. İşte bu yüzden eve taşınmadan önce ilk iş her şeyi beyaza boyattım.”
Stil karması
Pencerenin önünde yer alan ünitede mevsimlik tekstiller ve yastıklar bulunuyor. Debi, kendi ruh durumuna göre evde zaman zaman değişiklik yaptığını da söylüyor. Yerde bir inek postu yer alıyor. Duvarda yer alan resim Debi’nin arkadaşı olan ressam Stuart Redler imzasını taşıyor. Hemen yan sehpada yer alan abajur bir zamanlar vazoymuş. Debi bu vazoyu şık bir abajura dönüştürmüş.
~
“Dekorasyon süreci oldukça yavaş işledi. Bütçem elverdikçe sevdiğim küçük parçaları alıp, gerekli ekleme ve değişiklikleri yaptım. Böylesi büyük bir açık yaşam alanına sahip olduğum için oyun alanım oldukça geniş.”
Evin her tarafına serpiştirilmiş Marakeş işi aydınlatmalar Hassan Hajjaj imzasını taşıyor. Tüm bu aydınlatmalar geri dönüşümlü ve eski tenekelerden yapılmış.
Mutfakta bir ada ünitesi kullanılmış. Debi yemek yapmayı çok sevdiğinden ve hiç kimseye de arkasını dönmek istemediğinden özellikle bu tarz bir ünite tercih etmiş. Herkesle sohbet ederken ve bahçeyi rahatlıkla görebiliyorken yemek yapmanın keyfine doyamadığını söylüyor. Çalışma tezgahı brüt betondan. Mutfağın yan duvarlarında yer alan ahşap paneller bu tezgah ile uyum içinde.
~
Mutfakta öne çıkan aksesuarlardan biri de Debi’nin kupa koleksiyonu. Çoğu bir sterlinden daha fazla olmayan bu kupalar zevkle seçilmiş. Duvarda asılı olan çok renkli ayna CapeTown’dan. Süslemeler, plastik şişe kapakları kullanılarak yapılmış.
Mutfaktaki raflar Debi’nin kızının odasından sökülen eski rabıta zemin döşemeleri. Bu raflar mutfağa rustik bir hava katıyor.
~Pembe düşler…
Tana’nın odasında eski ahşap levhalar kullanılarak yapılan yatak Chris Raymond imzasını taşıyor. Uyku köşesi odanın ebatlarına göre tasarlanmış. Böylece alt kısmında ufak bir yaşam alanı oluşturulmuş. Giysi dolabı Fransa’da ikinci el eşya satan bir dükkandan, makyaj masası ise bit pazarından.
~Dingin ve feminen
Konuk odasındaki dikmeli karyola İkea’dan. İlk hali farklı bir renk olan karyola sonradan beyaza boyatılmış. Yatak başında ufak bir raf ünitesi ve ahşap panel kullanılmış. Yatağın her iki yanında yer alan lambalar ve sehpalar Debi’nin arkadaşı Emily’nin Caravan isimli dükkanından. Kaplumbağa fotoğrafı pembe bantla duvara tutturulmuş. Bu haliyle çok samimi bir görüntü oluşturuyor. Normalde bu fotoğrafçının tüm çalışmaları ahşap çerçeve ile satılıyormuş. Ancak Debi bu çerçevenin odanın stiliyle uygun düşmeyeceğine karar vermiş. Start Redler’ın çalışmalarını evin çok farklı köşelerinde görmek mümkün. Yerdeki inek postunu Debi’nin arkadaşı Craig yapmış.
Evin sakinleri
Debi evde 17 yaşındaki oğlu Woody, 13 ve 8 yaşlarındaki kızları Quin ve Tana ile beraber yaşıyor. Debi eşinden üç yıl önce ayrıldıktan sonra ev şimdilerde çok daha feminen ve pembe bir atmosfere bürünmüş. Eve aydınlık ve iyimser bir atmosfer hakim olduğundan bu evde keyifli hissetmemek neredeyse imkansız!
~“Evimizde o kadar sık misafir ağırlıyoruz ki, gelen/giden neredeyse hiç eksik olmuyor. Herkesin kendini rahat hissettiği bir ev sanırım bizimkisi. Bir arkadaşım bu sebeple evimiz için tren istasyonu benzetmesi yapıyor.”
Benim köşem…
Debi’nin yatak odası evdeki en küçük yatak odası ama aynı zamanda manzarası da en güzel olan. Bu odanın cephesi bahçeye bakıyor. Debi yatağında uzanarak gün doğumunu seyretmeye bayıldığını heyecanla anlatıyor. Bu kadar kalabalık bir evde en sakin ve huzurlu odaya sahip olmak Debi’ye çok iyi geliyormuş. Duvarda kullanılan kağıt el baskısı. Bu odada entegre bir ebeveyn banyosu bulunuyor.
Devinim bu evin diğer adı!
Debi bu evdeki renk, mobilya ve aksesuarların devamlı değiştiğini, bu yüzden de durağan bir dekorasyon stili olmadığını söylüyor. Evde sık sık fotoğraf çekimleri yapıldığından duvarların rengi ve mobilyaların stiliyle ilgili değişiklikler yapıyorlar. Debi aslında mesleğinin bu evin dekorasyonunda çok etkili olduğunu, çünkü setlerdeki ambiyanstan devamlı olarak etkilenip ilham aldığını söylüyor.
~Yapı iskelesindengiysi odası
Yatak odasında giysiler için de planlanmış bir köşe bulunuyor. Yine yapı iskelelerinden bir açık raf ünitesi yapılmış. Dolapların üzerindeki desenler ise Debi’nin kendi çalışması. Bu odada kullanılan bir başka duvar kağıdı da Deborah Bownes imzası taşıyor. Tığ işi perde bir zamanlar bir yatak örtüsüymüş. Bu örtüyü Debi en sevdiği renk olan turkuaza boyayarak perde olarak kullanmaya karar vermiş.
~“Evde tadilata başladığımız dönemlerde 6 aylık hamileydim. Tadilatla ilgili yerel yönetimlerden izin almak epeyce uzun sürdüğünden bir süre üst katta bir kova ve bir mutfak lavabosuyla yaşadığım günler oldu.”
Banyoda samimi ve salaş bir atmosfer var. Ahşap panellerle kaplatılan bu alan Debi tarafından ufak bir galeriye dönüştürülmüş. Dört adet ipek eşarp kullanılarak tasarlanan perde buraya feminen bir görünüm kazandırıyor. Cam raf İkea’dan alınan ayaklarla duvara tutturulmuş. Lavabo üzerinde duran ayna Fransa’da bir eskiciden 5 Euro’ya alınmış. Küçük tabure Kenya’dan. Kenya’da bu tarz tabureleri sepet ören kadınlar tüm gün üzerinde oturmak için kendileri yapıyorlarmış.