Her evin, hatta her odanın bir tema bütünlüğü, bir deseni ya da dokusu olmalı. Yani bir kimliği…
Kişilikli bir ev yaratmakla ilgili en büyük kolaylık, son yıllarda renklerin ve desenlerin en cesur, en gösterişli günlerini yaşıyor olmaları. Öyle ki, mobilyalar kadar aksesuarların ve tekstilin zenginliği ve iddiası gözden kaçacak gibi değil; ekoseler, puantiyeler, denizci desenleri, çiçeklilerle buluşup dekorasyonda alabildiğine özgür bir moda yaratıyorlar. Yani artık her zevke ve yaklaşıma göre malzeme bulmak çok kolay! Önemli olan hangi odaya neyin yakışacağına zevklerin yönlendirdiği doğrultuda karar vermek. Örneğin denizci, daha çok yazlık evlerin, balkonların, banyoların, kısaca yaz mevsimini, denizi, yıkanmayı çağrıştıran mekanların teması olarak seçilir. Ekose, özellikle de kırmızı, pembe gibi canlı renkler, mutfağa yakıştırılır; aksesuarlara, piknik malzemelerine, tekstile, kısaca yemek ve yemeği çağrıştıran her şeye uyum gösterir.
Desen önerileri: Ekose, puantiye, şal deseni
EKOSE İskoçya’da yüzyıllardır, sayısız ekose çeşidi bulunuyor. Bunlar farklı bölgelerle ait ve 16.yüzyıldan itibaren ortaya çıkmışlar. Zaman içinde İskoçya’da klanların ve ailelerin kendilerini temsil eden farklı renklerde ve dokuda ekose desenleri oluşmaya başlıyor. Ve ekose, Galler bölgesinin talebiyle 1782 yılından itibaren İskoçya’nın ulusal sembolü haline geliyor. Ekose, yatay ve dikey çizgilerin, paralel ve dik olarak birbirine karışacak şekilde, bantlar halinde ve pek çok rengin birleşmesiyle, karelerin ve çizgilerin setler halinde tekrar etmesiyle ortaya çıkıyor. Orijinali yünlü kumaştan dokunan ekose, pamuklu, keten, her tür kumaşa uygulanıyor. Ekose, mutfak başta olmak üzere, perde, piknik takımları, masa örtüleri, peçeteler de dahil, yemek ve yemekle ilgili her aksesuara çok yakışıyor. Mutfak dışındaki tekstilde en sık kullanıldığı alanlar perdelik ve döşemelik kumaşlar, yatak örtüleri, battaniyeler ve yastıklar.
ŞAL DESENİ Dünyanın Hindistan’dan gelen kaşmir şalların üzerindeki motiflerle tanışması 1800’lü yılara dayanıyor. İngilizce adı “paisley” olan ve iç içe geçmiş virgüllere benzeyen söz konusu motife şal deseni deniyor. Şal deseni, dekorasyonda tekstile en rahat uygulanan desenlerden biri; ipeğe de yakışıyor, yünlü kumaşlara da. Şal deseni kimisine göre karışık kimisine göre gizemli… Şal deseni koltuk ve kanepelere uygun döşemelik kumaşlara çok yakışıyor. Özellikle iri desenli olanları… Perdeler için orta ya da küçük, seyrek şal desenli kumaşlar önerilirken, yatak örtüleri için parlak ya da nakışlı olanlar gösteriş vaat ediyor. Koltuk ve kanepelerde baskın renklerde şal deseni kullanılıyorsa düz renkli perdeler, yatak örtüsü şal desenli kumaştan seçilmişse, üzerine düz renkli yastıklar tercih edilmesi gerekiyor.
Tema önerileri: Denizci, çiçekli, patchwork
DENİZCİ Denizci teması, doğallığı, özgürlüğü ve rahatlığı simgeliyor. Lacivert beyaz çizgili koltuklar, duvara asılan dümenler, çapa motifli yastıklar, deniz kabuğundan mumluklar, yunus balıklı banyo perdeleri, gemici düğümleri veya denizci figürlü biblolar deniz kokusunu eve taşımaya yetiyor. Ahşap, rattan, bambu gibi doğal malzemeler ile keten gibi kumaşlar bu stile çok yakışıyor. Dümen, çapa, yelkenli gibi objelerin kaybolup gitmemesi için, kumaşta çizgili, kareli, pötikareli kumaşları seçmek gerekiyor.
ÇİÇEKLİ Güllerin İngilizlerle anılması 17.yüzyıla dayanıyor. İngilizler, o tarihte İngiltere’nin sömürgesi olan Hindistan’dan getirilen çiçek desenli kumaşlardan çok etkileniyorlar. Dönemin yaratıcı kesimi “chintz” adı verilen bu kumaşları dekorasyonda kullanmaya başlıyor. Gül ve çiçek desenleri özellikle seramik ve porselene uygulanmaya başlıyor; zamanla İngilizler’in ünlü çay takımlarını ve tabaklarını, daha sonra banyoda lavabolarını, küvetlerini süslemeye başlıyor. Bir dönem için vazgeçilmez tatta sunulan güller, yeniden döşemelik, perdelik, porselen, aksesuar, duvar kağıdı, havlu, yatak örtüsü, nevresim takımı ve evle ilgili her şey üzerinde yeniden yorumlandığında, günün dekorasyon anlayışına uygunluğuyla dikkat çekiyor.