Ayvalık’ta, eski yerleşim bölgesinde yer alan üç katlı ev tahminen 1800’lerin sonlarında inşa edilmiş. Orijinal hali ‘eğri duvarlarıyla’ birlikte muhafaza edilen bu ev, sadeliği, abartısız dekorasyonu ve kullanışlı yaşam alanlarıyla dikkat çekiyor.
195 M2’LİK EV 1800’LERİN SONLARINDA İNŞA EDİLDİ
Arzu-Aydın Böke çiftinin kızları Yasemin ile birlikte yılın altı ayında oturdukları ev Ayvalık’ta; Kentsel Sit Alanı’nda, Arnavut kaldırımlı daracık bir sokağın içinde yer alıyor. Bahçesiyle birlikte yaklaşık 195 m2’ye oturan ve tipik bir Rum evi olan yapının 1800’lerin sonlarında inşa edildiği tahmin ediliyor. Yeni ev sahiplerini cezbeden en büyük neden de bu olmuş: “Bu kadar yaşanmışlık ve tarih insana çok değişik duygular yaşatıyor.”
SARIMSAK TAŞI VE AHŞAP İLE İNŞA EDİLDİ
Ev yöreye özgü bir taş olan; kolay işlenebilirliği, dayanıklılığı ve rengi nedeniyle çok tercih edilen sarımsak taşı ve ahşapla inşa edilmiş. Giriş katıyla birlikte üç katlı olan yapının iki katının duvarları sarımsak taşıyla, üçüncü kat ise ateş tuğlasıyla örülmüş. Yeni ev sahipleri evi hiç değiştirmeden tamir ettirmiş. Hatta yapıldığı dönemdeki özelliğini kaybetmesin düşüncesiyle bazı duvarlardaki eğrilikler olduğu gibi bırakılmış.
Giriş katı ve birinci katta yer alan taşıyıcı ahşap kolonlar orijinal. Evde ilk olarak katlar arasında yer alan bozulmuş tavan ve zemin ahşapları değiştirilmiş. Tavan ve yer döşemelerinde andız çamı-Kazdağı göknarı, kullanılmış. Çatıya izolasyon yapılmış. Orijinal halinde alt kat-hayat altı da deniliyor, kiler ve yağ deposu, üst katları ise yaşama mekânı olarak kullanılan evin giriş katına mutfak yapılmış.
Merdiven altı banyo olarak değerlendirilmiş. Buradan orijinal ahşap merdivenlerle birinci kata çıkılıyor. Bir duvarında ocak bulunan bu kat salon olarak kullanılıyor. Buradan yine ahşap merdivenlerle en üst kata çıkılıyor.
Bu kat içinde banyosu olan ebeveyn yatak odası olarak düşünülmüş. Cumba-balkondan ise muhteşem bir Ayvalık manzarası seyrediliyor. Son derece sade bir dekorasyon anlayışıyla döşenen evde, “evin ruhuna uygun olur” düşüncesi ile daha çok Yunan Adaları’ndan toplanmış objeler kullanılmış. “Sabah kahvaltıları, dostlarla akşam sohbetleri derken günün neredeyse üçte ikisi bahçede geçiyor” denilen bahçede nar ağacı ve zeytin ağaçları yer alıyor.
Bir köşeye küçük bir havuz yapılmış. Bahçedeki orijinal sarnıç temizlenmiş, eskiden bahçede olan tuvalet iptal edilmiş.
“TEPEDEKİ KÜÇÜK BEYAZ EV”
Ev sahipleri her yıl zeytinlerini toplayıp komşu teyzelerden öğrendikleri şekilde Ayvalık kırması yapıyor. Nar ise baharda açan turuncu çiçekleriyle bahçeyi şenlendiriyor. Küçük köpekleri Toffee ise genellikle bahçeye izinsiz giren ve Ayvalık’ta çokça bulunan kedileri kovalamakla meşgul oluyor. Sadece banyo ve mutfağı günümüz yaşam koşullarına uyularak aşırıya kaçmadan modernize edilen; Sarımsak taşından duvarları, ahşap zeminleri, orijinal kolon, ocak, niş vb. detaylarıyla dikkat çeken bu evin, ev sahipleri ve arkadaşları arasındaki lakabı ise “tepedeki küçük beyaz ev”.
HAZIRLAYAN AYŞE FUNDA ARAS
FOTOĞRAFLAR GÜLBİN ERİŞ