Yeni bir eve geçtiğinizde dekorasyon stiliniz de sizinle taşınıyor mu?

Çok sevdiğiniz dekorasyon stilinizi yeni evinizde de aynen uygulamaktan yana mısınız, yoksa bu ev, farklı bir dekorasyon için yepyeni ve boş bir sayfa mı açıyor?

ESKİ EVİMDEN KALAN HER PARÇA GEÇMİŞTE YAŞANAN HAYAT YOLCULUKLARINI ANIMSATIR

nevillejohnson.co.uk

Uzun yıllar yaşadığımız apartman dairemiz kentsel dönüşüme girip geçici olarak başka bir eve taşınma zorunluğu doğduğunda, eski mobilyalarımdan bazılarını atmak yerine yeniden kullanılabilecek şekilde bir depoda muhafaza ettim. Çünkü sevdiğim dokuları, renkleri ve en önemlisi de beni yansıtan, sıcak ve samimi hissettiren stili kaybetmek istemedim.

Eskileri yeni ile değiştirme fikri bana her ne kadar cazip gelse de; yenileyerek kullanmak, sahip olduğum mobilyaları yeni bir yere uyarlamak, alışkanlıklar ve yaşam biçimimize göre şekillendirmek ve eskiden kopmadan güncellemek çok daha anlamlı geliyor. Mesela yıkılan evimin kır evi stilinde, çerçeveli kapaklarını düz hatlı, lake bir mutfak seçeneği ile modernize etmek yerine eski stilimi koruyarak yeni evime adapte etmeyi tercih ettim.

Ebeveyn ve genel banyomun da klasik çerçeveli kapaklarını, doğal tekstürlerini yeni evime taşımak istedim. Bana göre oldukça kullanışlı olan ve tasarımından iç yerleşimine kadar konforuna çok alıştığım gardırobum ölçüsü yüzünden yatak odama uymayınca olduğu haliyle koruyarak başka bir odada değerlendirmeyi tercih ettim. Yatak odama ise kapak formundan iç kurgusuna kadar tıpatıp aynı şekilde bir dolap yaptırdım.

Bana göre her bir mobilya parçası onu aldığımız zamana veya yere dair izler taşıyor ve bu bize farklı evlerde yaşanan yolculukları hatırlatıyor. Bu yüzden tablolardan biblolara, aksesuarlardan tekstillere ana hatları ile sevdiğim stili korumayı tercih ediyorum. Aşina olduğumuz, geçmişimizin izlerini taşıyan dokular ve renkler ile yaşamak bana kendimi daha konforlu, rahat ve en önemlisi iyi hissettiriyor.

ÖZGE ÖZGEN ARUN

HER YENİ EVDE YENİ BİR SAYFA AÇARAK FARKLI BAŞLANGIÇLAR YAPMAYI SEVİYORUM

Strandmon berjer, Ikea.

Önceki evimizi neo-klasizmin izlerini taşıyan bir stilde dekore etmiştik. Üç buçuk yıl önce Bodrum’a taşındığımızda neo-klasik stil bana fazla eski yüzlü ve karanlık gelmeye başladı. Anladım ki ilk başlarda çok şık bulduğum bu stil zaman içinde benim için miyadını doldurmuştu. Bodrum’a taşındığımda krem ve bej gibi açık renklerin hakim olduğu daha yazlık ama yine de klasik tarzın izlerini taşıyan bir dekorasyonu tercih ettim.

Şimdi ise üç yıldır yaşadığım Bodrum’dan tekrar İstanbul’a taşınmaya karar verdik. Yeni evimde, farklı bir stilde yepyeni bir yaşama merhaba demek, hayata taze bir başlangıç yapmak istedim. Bu yüzden de çok daha modern bulduğum, sade hatların öne çıktığı İskandinav stiline yöneldim. Renk tercihlerimde ise hardal sarısının dinamik etkisini koyu gri ile dengeledim. Ana yaşam alanımı koyu ahşap mobilyalar ile sıcaklaştırdım. Aslında renklerin evlere neşe getirdiğini düşünüyorum, Eski stilim ile tek bağım döşemelerini yenileyerek kullanmayı tercih ettiğim berjerler. Evde işlevsiz, hiç kullanılmayan ne varsa depoya kaldırdım ve kalanları ihtiyaç sahipleriyle paylaştım. Böylece çok daha çağdaş, sıcak, samimi ama aynı zamanda fonksiyonel bir ev kurguladığımı düşünüyorum.

Dekorasyon trendlerini sıkça takip ediyorum ve eğer tekrar taşınmam söz konusu olursa yine her şeyi baştan sona değişebilirim. Çünkü her yeni evde yeni bir sayfa açarak farklı bir maceraya yelken açmak hoşuma gidiyor.

SEDA DEMİRCİ

Yemek odası ya da yemek masası nasıl planlanmalı?