Bazen o en sıcak, samimi ve şık yeni yıl için bildiğiniz tüm kuralları yıkmanız gerekebilir. Tıpkı İngiltere’deki ressam ve tasarımcı Jessica Zoob’un evinde olduğu gibi.
Jessica, bu evi kusursuz olması için tasarlamamış. Eski binadan kalan vintage pek çok detayın hala yer alıyor olması da bu yüzden. Evin yaşanmışlıklarını çok sevdiği için koruduğunu ve bozmadan aynen kullandığını söylüyor. Boyası çıkmış ahşap yüzeyler, alçı duvarlar bizim de en çok hoşumuza giden detaylardan…
EVE TAŞINDIKLARINDA BOYAMA PARTİSİ VERDİLER
Eve ilk taşındıklarında çok büyük bir parti vermişler. Elbette bu tamamen Jessica’nın fikriymiş: Bir boyama partisi. Kızlar ve arkadaşları ellerindeki fırçalarla oturma odasının zeminini boyamışlar. Ama işin sonunda onca renkli yorumdan sonra ortaya çıkan tam bir Damien Hirst işi olmuş. Jessica son yorumu ise parkeleri beyaza boyayarak yapmış. Böylelikle zaman içinde kullanılan parkelerin altından ilk yapmış oldukları renkler yer yer eskimiş görüntüsüyle karşımıza çıkıyor.
Evin pek çok yerinde kullanılan ahşap paneller bu evin en çarpıcı karakteristiklerinden biri. Hatta bazı köşelerde bu ahşapların panel mi yoksa mobilya mı olduğunu zorlukla ayırt edilebiliyor. Yani öylesine bir ustalıkla uygulanmışlar. Bu paneller gizli depolama üniteleri yaratma konusunda gerçekten çok şık bir çözüm sunuyor.
ATÖLYE İÇİN STÜDYO KİRALADILAR
Ev şu an ilk taşındıkları halinden biraz farklılıklar içeriyormuş. Hem kızlar büyüdükleri için hem de Jessica’nın işle ilgili gereksinim duyduğu alan arttıkça değişiklikler yapmışlar. Bu sebeple 2009 yılında Lewis’in biraz dışında yer alan bir stüdyo kiralamaya karar vermiş Jessica. Atölyeyi başka bir yere taşımak da onlara evde fazladan alan kazandırmış. Oturma odasından bir panel kapı ile küçük küçük odalara açılan bu alan eskiden Jessica’nın atölyesiymiş. Bu haliyle evin tüm bireyleri için yeterli ve geniş olduğunu söylüyor.
Jessica’nın tüm dekorasyon severler için tavsiyesi ise şu: “Sevdiğiniz eski eşyalarınızı boyayarak ve dönüştürerek onlara yeni bir kimlik kazandırmaktan asla korkmayın!”
Kat’in odası da yine sanatsal bir tabloya ev sahipliği yapıyor. Çiçek temalı bu tablo odanın dekorasyonunda dikkat çekenlerden. Bu odanın zeminini Jessica kendisi boyamış. Feminen bir atmosferi olan bu odada zeminde beyaz, gri ve pembe tonlar tercih edilmiş. Mumluklar, mumlar, kelebekler, prens ve prenses bebekleriyle bu oda bir peri masalını andırıyor.
Banyo duvarındaki çakıl taşı panel, çarpıcı bir görünüm kazandırıyor. Vintage bir kimlik taşıyan banyoda en çarpıcı unsur güneş sarısına boyanmış ahşap sandalye.
Jessica’nın yatak odası oldukça sade dekore edilmiş. Sakin ve huzur dolu bir atmosferi var. Yatak odası penceresi oyun sahasına baktığı için kızlar küçükken Jessica bu pencereden onları takip ediyormuş. Mekanda en çok dikkat çeken aksesuarlar ise yatak üzerinde yer alan ve Jessica’nın imzasını taşıyan ipek örtüyle kelebek yastıklar.