10 soruda en sevdiği köşede: Zeynep Talu

Söz yazarı Zeynep Talu’nun kızı Çiğdem ile beraber yaşadığı Bebek’teki muhteşem deniz manzaralı evine konuk olduk.

Söz yazmanın yanı sıra sahne almaya da başladınız?

Şarkı söylemeye de başladım ve şu sıralar kendi popüler şarkılarımdan oluşan bir albüm hazırlığı içindeyim. Yılbaşından sonra çıkarmayı planlıyoruz. Aynı zamanda Kürşat Başar orkestrasının prodüktörlüğünü de yapıyorum hatta albümüm de Kürşat da çalacak. Söz yazmaya devam ediyorum elbette ancak yeni neslin diliyle benimki pek uyuşmayabiliyor o nedenle artık kafama çok yatan projeler olduğunda söz yazıyorum.

Annenizden efsane söz yazarı diye bahsediliyor, böyle sözler karşısında ne hissediyorsunuz?

Çok gurur verici ancak bu mirası taşıyabilmek çok büyük bir sorumluluk. Bir ara insanlar acaba Çiğdem Talu’nun kızı olduğum için mi yoksa ben gerçekten bu işi yapabildiğim için mi bana söz yazdırıyorlar diye düşünmüştüm. Şarkılarım çıktıkça, tutuldukça, sevildikçe gerçekten bu işi yapabiliyormuşum dedim. Annem öldüğünde 16 yaşımdaydım, 17 yaşımda söz yazmaya başladım, Melih tutturdu söz yaz diye, o zamanlar klasik piyano çalıyordum. Lise sonda söz yazmaya başladım ve böyle devam etti.

Sözlerini yazdığınız ilk şarkıyı Nilüfer okumuş, böyle büyük bir isimle başlamak heyecan verici olmalı.

Elbette öyle. Çok enteresan annemin de yazdığı ilk sözleri Nilüfer seslendirmiş. Ben kaderde böyle şeylere çok inanırım. Melih besteyi yaptı ben sözleri yazdım şarkıyı kim okuyacak belli değil. Nilüfer o güne kadar hiç Melih’le çalışmamış, yeni albüm yaparken Melih benim yazdığım şarkıyı dinletmiş ve Nilüfer hemen almış. Neredeyse çalışmadığım şarkıcı kalmadı diyebilirim, bir tek Tarkan’la çalışmak kısmet olmadı, Tarkan çok iyi bir şarkıcı, bir şarkımı okusun isterdim doğrusu.

Sanat atölyesi devam ediyor mu?

Beş sene önce ‘Bizim Şarkımız’ diye bir müzikalin yapımcılığını yaptım, o şirketi de o müzikal için kurmuştum. Müzikal için sanatçı, oyuncu yetiştireyim istedim fakat çok zor bir işti, derken şirketi kapatmak zorunda kaldım. Türkiye’de bu işler çok zor.

Sözlerini yazdığınız şarkılar içinde sizin için farklı bir yeri olan var mı?

Sözlerini yazdığım şarkı sayısı sekiz yüzün üzerinde, ama içlerinde yeri farklı olan şarkılar da var tabi, mesela Leman Sam’ın seslendirdiği ‘Hey Yıllar’ ve ‘Anladım’ çok ayrı bir yere sahiptir. Ali Güven’in söylediği ‘Yolcu’ Jale’nin söylediği ‘Üzgünüm’ çok sevdiğim şarkılardır.

Ne zamandır bu evde oturuyorsunuz?

1980’den beri, burası bir aile apartmanı, annem de üç sene burada oturabildi. Şimdi kızımla yaşamaya devam ediyorum alt katta da dayımlar oturuyor.

Evinizin her yerinden sanat fışkırıyor, evinizi kendiniz mi dekore ettiniz?

Çiğdem doğduğunda bu ev bir çocuğun yaşayabileceği ortama sahip değildi, biz de bütün evin içini yıktık ve zevkine çok güvendiğim, çok yakın arkadaşım olan mimar Canan Çakmak ile beraber evi dekore ettik. Canan’la ortak noktada buluştuk.

Evinizdeki en sevdiğiniz objeler neler?

Minimalist ve çok düzenli evlerden pek hoşlanmam, her şey ortada olsun isterim. Eskiden kalan bazı eşyalar var; eski nargile, aşurelik gibi, Çiğdem’in cam hayvan koleksiyonu var o da evimizin güzel bir köşesinde, salona koymak istedi ve koyduk burası onun da evi mobilyalara uydu mu uymadı mı diye bakmadım bile ortak yaşam alanımız ve onun da istediği olmalı elbette.

Ev alışverişi yapmayı sever misiniz ?

Bayılırım. Eskici, antikacı dolaşmayı çok severim. Garage Sale dolaşmaktan çok hoşlanırım. Gündelik eşyalar için Paşabahçe ve Zara Home sık uğradığım mağazalar. Cam objeler vazgeçilmezim.

Zamanı geri alabilseydiniz…

Daha erken erken çocuk doğurmak isterdim. Mutlaka iki tane çocuk yapardım. Çok çocuk sevmezdim eskiden, nasıl bir aşk olduğunu doğurduktan sonra anladım. Bu hayattaki en büyük kazancım kızım ve mesleğim.

HAZIRLAYAN FUNDA MAVİŞ FOTOĞRAFLAR BANU ŞAHİN